7 Şubat 2011 Pazartesi

Matthew Simmons Röportajı

Yazılarımıza bir röportaj için ara veriyoruz. Çünkü röportaj, futbol tarihinde unutulmazlar arasına girmiş bir anın kahramanına, Cantona'nın milyonların gözü önünde uçan tekmeyi yapıştırdığı Matthew Simmons'a ait. 31 Ekim 2004'te İngiliz The Guardian gazetesinde yayımlanmış olan röportajı, Emre Çelik Türkçe'ye çevirdi...


HEDEFTEKİ ADAM
Matthew Simons önce kurban olarak görüldü fakat daha sonra ırkçı olarak öne çıkarıldı. Şimdi ise olayın yıldönümünden önce verdiği ilk röportajında Jamie Jackson’a üzgün olduğunu fakat bir özür beklediğini ifade ediyor.

Matthew Simmons Güney Londra, Croydon’da bir barda otururken hayatını baştan aşağı değiştiren Selhurst Park’taki geceyi aktarıyor. Cantona’nın kendisine attığı tekmenin hemen ardından Simmons Adadaki en tanınmış ve hakkında en çok olumsuz yorum yapılan insanlardan birine döndü,  işini kaybetti, ailesinden sırtını çevirenler oldu ve gazeteciler bir an olsun peşini bırakmadı.

“Yanlış zamanda yanlış yerdeydim.” diyor ve ardından bilgisayarımda bir taslak çizerek o gece nerede oturduğunu ve Cantona’nın oyundan atıldıktan sonra neler olduğunu anlatıyor. ”Burası Selhurst Park’ın maraton tribünü. Koridorlardan aşağıya inip korkulukların önünde istediğiniz yere geçmek çok kolaydır. Onu gelirken gördüğümde tuvalete gidiyordum. Biliyorum bu bir mazeret olamaz ama bazen gerçekler olanların en basitidir. Bulunduğum yer bulunmam gereken yer değildi. Fakat bu ölümcül bir suç değil ve kesinlikle benim asılmamı, sürülmemi veya parçalarıma ayrılmamı gerektirmez.“

Saldırıdan suçlu bulunan Cantona, Croydon mahkemesine, taç çizgisi boyunca yürürken Simmons’un annesine ağza alınmayacak küfürler ettiğini söyledi. Simmons ısrarla Cantona’nın yalan söylediğini belirtiyor “Tanrı aşkına hiçkimse hakkında onun söylediğimi iddia ettiğinden daha kötü bir şey söyleyebilir misiniz? Söylediklerinde tamamen haksız. O tam bir pislik. Böyle bir şey söylememle beni nasıl suçlar? Hakkımdaki bu suçlama nereden geliyor? Onun tarafından. Hayatımı mahfetti. Ve işte bundan dolayı olanlar affedilemez.”

O gece Simmons’un yanındaki bayan Cathy Churchman, Simmons’un söylediği hiçbir şeyi duymadığını belirtiyor. ”Bağırdığı her şeyi duyduk’ diyen insanlar vardı. Bu kesinlikle ve kesinlikle yalan çünkü kimsenin bağırdığını duymadım. Herkes Cantona atıldığı için bağırıyordu. Yani bizim 11 sıra arkamızda oturup söylenenleri duyduklarını iddaa edenlerin söyledikleri tamamen aptalca.

Öyleyse Simmons tam olarak ne söyledi?  “Belki inanılmaz gelecek ama bana söylediklerinden farklı bir şey değil. O kadar önemsiz şeylerdi ki hatırlayamıyorum bile. Ama eminim ki saldırı içeren ve kaba şeyler değildi. Ve o günden sonra başıma gelen hiçbir şeyi haklı çıkaracak türden şeyler değildi  


30 yaşındaki Simmons’u benimle görüşmesi için ikna etmem zorlu bir süreç oldu. Ona birkaç kere yazdım ve Güney Londra, Thornton Heath’te Selhurst Parka yürüme mesafesiyle birkaç dakika uzaklıktaki bütün hayatını annesi Jackie ile birlikte yaşadığı evini ziyaret ettim. Bir gece annesi Jackie ile buluştum ve evin antresinde ayaküstü oğlunun bir delikanlı olarak Selhurst Park’ta maçlara gidişini, nasıl top toplayıcı çocuk olduğunu ve kulübün barında ona içki servisi yaparak yardım ettiği günleri konuştuk. Annesi, Matthew küçük bir çocukken babasının evden ayrıldığını fakat şimdi ise yaptığının tamamen doğru olduğunu düşündüğünü söylüyor “çünkü o zamanlarda Matt’i de yoldan çıkaracağını düşünmüştüm.” diye ekliyor.

1995 yılında Eric Cantona belki de Ada’daki spor basınının en çok ilgisini çeken kişiydi. Olağanüstü yeteneğinin yanında kibiri ve inişli çıkışlı disiplini ile o dönem yeni yeni ortaya çıkan İngiliz futbolundaki yıldız kültürünü domine ediyordu. Simmons ise, İngiliz tabloidlerinin ortaya çıkarmak için çok fazla zaman harcamasına gerek olmayan karanlık ve sorunlu bir geçmişe sahipti.

Örneğin Tabloid gazeteler Simmons’un Britanya Ulusal Partisi’ne ve Ulusal Cephe mitinglerine katıldığını ve ayrıca 1992’de Croydon’da bir petrol istasyonunda bir görevliye soygun amaçlı saldırı teşebbüsünden dolayı mahkum edildiğini keşfettiler. Simmons 90 santimlik bir İngiliz anahtarıyla Sri Lanka doğumlu Lewis Rajanayagam’ın omzuna vurarak   -tek sebebi Lewis’in başına gelen İngiliz anahtarından kurtulabildiği için- saldırıda bulunmuştu. Rajanayagam “Çok korkmuştum. Beni öldüreceğini düşündüm. Direk kafama vurmayı amaçlamıştı. Eğer vurabilseydi muhtemelen kafatasımı parçalardı.” demişti.

Bugün saldırıyla ilgili olarak Simmons “Kendimden utanıyorum. İnsanlar bu saldırı hakkında tabii ki tepki verebilirler. Adil ve doğru olan da bu. Fakat bütün bunların hepsi benim Cantona olayında haksız olduğumu göstermez.” diyor.

Simmons, Rajayanagam’a saldırdığında 17 yaşındaydı. Israrla ‘o olay’ diye adlandırdığı olaylar olduğunda 20 yaşındaydı. Olayın ardından tehtitkar söylemleri ve davranışı için düzenlenen davada suçlu bulunmasının ardından davacının (Cantona’nın) avukatına kürsünün üzerinden sıçrayarak uçan tekmeyi geçirdi. 7 gün hapis cezasına mahkum edildi fakat sonradan cezası 24 saate çevrildi.

Ardından hikayesini The Sun’a sattı. Bununla ilgili olarak “Çok büyük bir hataydı. Aslında nlatacaklarım vardı ve söylemem gerektiğini düşündüm. Fakat hikayemi yayınlama süreci tamamen medya tarafından düzenlendi. The Sun soruları sordu ve bende dürüstçe yanıtladım. Böylece düşündüğüm gibi olmadı.”

Röportaj için ne kadar ödediler peki? “Çok fazla değil.” 10000 sterlin? “Hayır. Birkaç bin sterlin görüşmeden önce ve birkaç bin sterlin de görüşmeden sonra vereceklerini söylediler fakat hiçbir zaman ödemediler. Hiçbir zaman.”

24 saat boyunca the Sun ile Gatwick Otel’ine kapanınca kendi kendine “ben ne yapıyorum” diye sordu ve şaşırtıcı bir işe girişti. ”Manchester United’ı  aradım. Neler olup bittiğini öğrenmek istedim. İşte bundan dolayı Sir Alex Ferguson’u aradım fakat United ona ulaşmak isteyenin ben olduğumu sanırım anlayamadı. O an aklımdan geçenleri hatırlayamıyorum. Sanırım kendimi sakinleştirmenin bir yolunu arıyordum. ”

Simmons gittikçe toplumdan uzaklaşan bir figür haline geldi. Barlardan artık uzak durduğunu söylüyor fakat onun için bütün takımlardan önce geldiğini söylediği Fulham maçlarına gittiğini de ekliyor. Ara sıra Palace’a dönüyor ve olayın yaşandığı maraton tribününde maçını izliyor. Örneğin henüz birkaç hafta önce Selhurst Park’ta maça gitmiş.


İnşaat işcisi olarak çalışıyor ve inşaat ile alakalı her şeyi yapıyor. Artık hayatındaki her şey annesinden ayrılmış da olsa yedi yaşındaki oğlu. Bazı aile üyeleri daima o meşhur olayla anılacak olan Matt ile görüşmüyor. “Cantona bana vurarak tamamen profosyonellik ve disiplinden uzak olduğunu gösterdi. Ben de dahil olmak üzere herkes sinirlerine hakim olamayabilir fakat olaydan sonra gerek medya gerek Ferguson gerekse Cantona tarafından maruz kaldığım istismarlar affedilemez.”

Eğer bugün Cantona ile görüşme imkanın olsa Matthew ona neler söylerdin? “Eğer bu kadar ılımlı bir insan olmasaydım ve kendi işimi yapsaydım çoktan görüşürdük. En ufak bir utanç ve rahatsızlık duymuyorum. Lakin üzerinde durulması gereken nokta benim ona karşı ne yapacağım değil onun bana karşı nasıl bir tutum sergileyeceğidir. Benimle yüzleşince suratı nasıl bir şekil alacak? Kafasını çevirip yüzüme bakabilecek mi ya da yine agresif bir tavır mı sergileyecek?”

Acaba bir özür düşüncelerinizin değişmesine yol açar mı?
“Kesinlikle. Çünkü bu onun harbiden adam olduğunu gösterir. Bunu kameraların ve insanların önünde yapmasına bile gerek yok. Benim evimine gelebilir ve ikimiz bildiği sürece bunu kimse bilmez bile.”

Fransız’ın da üzerinden yaklaşık 10 yıl geçen olayla ilgili olarak kendi yaptıklarının da, Matthew’in yaptıklarının da yanlış olduğunu düşünmesi hala mümkün. Simmons her yıl Christmas öncesi tekrar tekrar ortaya çıkan medyadan uzak durmak için ve ayrıca çocuğunu medya baskısından korumak için eve kapanacağını söylüyor. Hayatının geri kalanını inşa etmekte gayet samimi görünüyor. Belki o gece Selhurst Park’ta meydana gelen olaylarda kendi üzerine düşen suçlamaları kısmen  kabul etmesi ona da hayatta başarılı olma fırsatı verecektir.

4 yorum:

  1. the sun'dan başka ne beklenir ki zaten.şerefsizler adamın parasını da ödememişler...

    YanıtlaSil
  2. önemli olan adamın geçmişi kadar bu olaydan ne ders çıkarttığı..tarih tekerrür eder hatalar tekekrrür etmez şiarına uygun ne davranış gösterdiği?????anladığım kadarıyle aile yaşamını da becerememiş,çocuğu var..bu olay nedeniyle epey
    yitimi olmuş ama ne ders çıkartmış.söyleşi de bunu ele alan bir bölüm var mı acaba?

    YanıtlaSil
  3. bu adam ne kadar pişman bilmiyorum ama bildiğim birşey varsa cantonanın pişman olmuş olmasıdır. çünkü pişmanlığını ceza sonrası döndüğü ilk maçtaki attığı iki golle göstermiştir...

    YanıtlaSil
  4. Simmons kurduğu cümlelerle sorunlu adam profili çiziyor. "çocuğunu medya baskısından korumak için eve kapanacağını" söylüyormuş. Adam resmen paranoyak :) Ayrıca Cantona'nın avukatına tekme atıp, Cantona'yı haksız buluyor..

    Gündemde kalma ve para kazanma derdinde gibi geldi bana :)

    YanıtlaSil