26 Ocak 2011 Çarşamba

1966'da Doğanlar ve Ölenler

Son yazdığımız yazıda, işimizin sadece çeviri yapmak olmadığını, gönüllü ekibimizin her bir bireyinin çeşitli konularda yazılar yazacağını belirtmiştik. Bu yazılardan ilki, Eric Cantona'nın doğduğu yıl olan 1966'da doğan ve ölen isimlere bir bakışı içeriyor. Futbolun kahramanlarından oluşan listede, hepimizin hayatında özel yeri olan insanlar mevcut. Cüneyt Kurt'un kaleminden;





1966 Doğanlar ve Ölenler
Cantona'nın doğduğu yıl olan 1966’yı ele alırken, aynı yıl doğan veya ölen ve dünyada iyi, kötü bir iz bırakmış insanları anmasak büyük bir eksiklik olurdu. 1966 yılında doğan veya ölen binlerce insan var ama hepsini bir yazıya sığdırmak çok zor, bu sebeple sadece en iyilerini ve Türkiye'de en tanınmışlarını seçtim.

Doğanlar


Gianfranco Zola

Madem çıkış noktamız Cantona, Cantona'dan sonra İngiltere'yi sarsan bir diğer yabancı olan Gianfranco Zola'dan başlamak doğru olacaktır. Gianfranco Zola, 5 Temmuz 1966 günü İtalya'nın Sardunya adasında doğdu. Futbola İtalya'nın alt küme takımlarından Nuorese Calcio'da başlayan Zola'yı geç keşfedilen yeteneklerden biri saymak yanlış olmaz.

1984-1987 yıllarında 31 maçta oynayan Zola 10 gol attı. 1987'de 21 yaşındayken Sassari Torres 1903 kulübüne transfer olan Zola, bu kulüpte ise 2 sezonda oynadığı 88 maçta 21 gol attı. Zola'nın parlaması ise 1989 yılında Napoli takımına transfer olmasıyla oldu. O dönemin Napoli'si Maradona ile 1989 yılında UEFA Kupası'nı kazanmıştı. Böyle bir takımda 1989-1993 yılları arası 105 maçta oynayan Zola 32 gol atarak 3.lig takımından transfer edilmiş bir oyuncu için beklenmeyen bir performans sergilemiş, adını o dönemin yıldızlarından biri olarak duyurmuştu.

27  yaşında Parma'ya transfer olan yıldız futbolcu, 3 sezonda 102 maçta 49 gol attı ve takımının 1995 'te kazandığı UEFA Kupası'nda gösterdiği performans ile Avrupa'da adını duyurdu. İtalyan yıldız 1996 yılında, 30 yaşındayken futbolunun zirvesini yaşayacağı Chelsea'ye transfer oldu. 229 maçta 59 gol atan Zola ile birlikte Chelsea, 1998'de Kupa Galipleri Kupası ve Süper Kupa'yı kaldırdı. Cagliari'de 2 yıl daha futbol oynadıktan sonra 2005'te futbolu bırakan Zola, İtalyan futbolunun gelmiş geçmiş en iyi futbolcuları arasında anılır.

2003 yılında Chelsea tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu seçilen Zola’nın, Chelsea'de giydiği 25 numaralı forma ve Cagliari'de oynadığı 10 numaralı forma emekli edilmiştir.Bu özelliğiyle dünya futbol tarihinde özel bir yeri vardır.


Claudio Taffarel

Türk futbol tarihinin en büyük kulüp başarısı olan UEFA Kupası Şampiyonluğu'nda Galatasaray kalesini koruyan Brezilyalı kaleci. Tam ismi Claudio Andre Mergen Taffarel olan Taffarel, 8 Mayıs 1966'da  Brezilya'nın Santa Rosa kentinde doğdu.

Profesyonel kariyerine 1985 yılında 19 yaşında iken İnternacional takımında başladı. 5 yıl formasını giydiği Internacional takımında 50 maçta oynayan Brezilyalı kaleci başarılı performansı sayesinde 1987'den itibaren Brezilya milli takımının kalesini korumaya başladı.

1990 Dünya Kupası'nda Brezilya milli takımında oynayan Taffarel, turnuvanın ardından İtalya'nın Parma takımına transfer oldu. 1990-1993 arası Parma'da, 1993-1994 sezonunda ise Reggina'da oynayan Taffarel, 1994 yılında 28 yaşında iken ülkesi Brezilya'ya geri dönerek Atletico Minerio'ya transfer oldu.

4 sezon Minerio forması giyen Taffarel,1998 yılında Galatasaray'a transfer oldu. Hafiften dökülmüş sarı saçlarıyla tanınan kaleci, Galatasaray'da geçirdiği 3 sezonda toplam 89 maçta forma giydi. 101 maçla Brezilya milli takımının kalesini en fazla koruyan kaleci olan Taffarel, 2001-2003 yılları arasında Parma formasını giydikten sonra futbolu bırakmıştır. 


Mehmet Özdilek
Türk futbol tarihinin en çok gol atan orta saha oyuncusu Mehmet Özdilek,nam-ı diğer 'Şifo Mehmet', kendisine benzetildiği Enzo Scifo'dan sadece 40 gün sonra 1 Nisan 1966'da Samsun'da doğdu. Şifo Mehmet futbola 15 yaşında Samsun Ladik Spor'da oynayarak başladı. Sergilediği iyi performans sayesinde 18 yaşında Kahramanmaraşspor kulübüne transfer oldu.

Kahramanmaraşspor'da 109 maçta 29 gol atan ve takımının 2.ligden 1.lige yükselmesinde büyük katkısı olan Mehmet Özdilek, 1988 yılında efsane olacağı Beşiktaş'a transfer oldu ve  Beşiktaş'ta 13 sene forma giydi. Forma giydiği 387 maçta 130 gol atan Mehmet Özdilek, A Milli takım formasıyla ise 31 maçta oynadı.


Enzo Scifo

Belçika'nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri olan Vincenzo Enzo Scifo, 19 Şubat 1966 günü Belçika'nın La Louviere kentinde İtalyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Profesyonel futbola 1983 yılında daha 17 yaşındayken Anderlecht takımında başladı ve genç yaşında rağmen 1984 yılında Belçika Milli takımıyla birlikte Avrupa Futbol Şampiyonası'nda milli formayı giydi.

1986 yılında Belçika milli takımıyla Dünya Kupası'na katılan Scifo; 1985,1986 ve 1987'de Belçika Ligi'ni kazanan Anderlecht'deki etkili futbolu ile İnter'in dikkatini çekti. 1987'de bu kulübe transfer oldu ama orada 28 maçta 4 gola atmasına rağmen yeterince beğenilmedi. Bu yüzden 1988'de Girondins Bordeaux'ya transfer oldu, orada da 24 maçta 7 gol attı ama oradan da bir sezonun ardından ayrıldı.1989'da Auxerre'a transfer oldu ve bu takımda kendisini gösterdi. Auxerre formasıyla 67 maçta 25 gol atan Scifo, 1991'de yeniden İtalya'ya dönerek Torino'ya transfer oldu. Oradan da AS Monaco'ya geçen Scifo 1997'de eski kulübü Anderlecht'e transfer oldu.

2000 yılında sağlık problemleri nedeniyle futbolu bırakan Belçikalı yıldız; 1986,1990,1994 ve 1998 Dünya kupalarında forma giydi ve 4 Dünya Kupası'nda oynamış 14 futbolcudan biri oldu.

Ölenler


Guillermo Stabile

Dünya futbolunun ilk efsanesi diyebiliriz kendisine. 17 Ocak 1905 günü Arjantin'in Buenos Aires kentinde doğdu. Futbola 1920 yılında Sporting Metan isimli yerel bir kulüpte başlayan Arjantinli futbolcu, 1923'te Huracan kulübüne transfer olarak profesyonel oldu.1930 yılına kadar Huracan'da oynayan futbolcu, 25 yaşında ilk Dünya Kupası'na katılan Arjantin takımında milli oldu.

Kariyeri boyunca sadece 1930 Dünya Kupası maçlarında milli formayı giyen efsane futbolcu, bu kupa boyunca oynadığı 4 maçta 8 gol ile Dünya Kupaları tarihinin ilk gol kralı olarak tarihe geçmiştir. Ayrıca Dünya Kupası'nda oynadığı ilk maç olan ve 6-3 biten Arjantin-Meksika maçında 3 gol atarak Dünya Kupası'nda hat-trick yapan ilk futbolcu oldu. Dünya kupasının ardından İtalya'nın Genoa kulübüne transfer olan Stabile 1930-1939 yılları arasında Genoa,Napoli ve Red Star Paris takımlarının formasını giydi ve 1939'da futbolu bıraktı.
Antrenörlüğe 1930 yılında transfer olduğu Genoa'da hem oyuncu, hem yardımcı menejerlik yaparak başladı.Futbolu bıraktıktan sonra 1939-1960 yılları arası Arjantin Milli takımını çalıştıran Stabile, teknik direktör olarak 6 Güney Amerika Şampiyonluğu, 1 Pan-Amerikan Şampiyonası ve Milli takımı yönetirken aynı sırada yönettiği 3 farklı takımla 3 Arjantin Ligi Şampiyonluğu kazandı.

1966 yılında ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin 4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel,ünlü çizgi film yapımcısı Walt Disney,Sabancı ailesinden Sakıp Sabancı'nın babası Hacı Ömer Sabancı ve ülkemizin ilk sinemacılarından İpek Film'in kurucusu İhsan İpekçi de hayatını kaybetmiştir. 





14 Ocak 2011 Cuma

Peki Ne Yapacağız?


Yazdığımız metinle varlığımızı ilan ettik. Şimdi sıra iş yapmaya geldi. Peki ne yapacağız?

Aşağı yukarı 30 kişilik bir gönüllü ekibiz. Yazmak, çizmek, öğrenmek için yola çıktık, insanların da bunun en azından birer okur olarak parçası olmasını istiyoruz elbette. Bu oluşumun çatısı Cantona. Herkesin kendine göre nedenleri var onu sevmek için. Futbolculuğu, kalkık forma yakaları, asi kişiliği, politik görüşü, uslanmaz karakteri vs. Hepimizi bir araya getiren bir figür olarak Cantona'nın hayatına dair ne biliyoruz peki ya da ne kadarını bilebiliyoruz? Bildirimizde de yazmıştık, kar getirmiyor diye çevrilmiyor kitaplar. Bunlardan biri de Philippe Auclair'in The Rebel Who Would Be King kitabı. Yabancı dil bilen ve kitaba ulaşmayı başarabilen bazı şanslılarımızın okuduğu kitap bizce bir başucu eseri. Cantona'yı, hayatı anlamanın çok önemli bir adımı. Bundan dolayıdır ki, bu kitabı Türkçe'ye çevirme işi bir görev oluyor bizim için. Evet kitabı herkesin okuyabilmesi için Türkçe'ye çevireceğiz. Yazarının izniyle, kimsenin emeğine haksızlık etmeden ve elimizden geldiğince hakkından gelerek.

Ancak salt bir çevirmenlik işi olmayacak bizimki. 1966'da Cantona dünyaya merhaba derken buranın nasıl bir yer olduğunu anlatacağız bir yandan. 1966 Dünya Kupası'nı, 1966'da İngiltere Ligi'ni, 1966'da müziği, 1966'da sinemayı yazacağız. Dedesi Franco faşizmiyle dövüşen, esir kampına düşen Cantona'nın ailesini anlatacağız, İspanya İç Savaşı'na bakacağız, Katalan sorununa dair yazacağız. Aldığı cezanın ardından "Marsilyalı olmakla gurur duyuyorum" tişörtüyle sahaya çıkan Eric'in Marsilyasını yazacağız. Şehrin tarihini, göçmenlerle ilişkisini, Mağripli delikanlıların memleketinin neden Fransa'dan çok Kuzey Afrikalı olduğunu anlamaya çalışacağız. Formasıyla efsaneleştiği Manchester United'ın tarihine bakacağız, Manchesterlılar için 1966'da doğan Cantona'nın neden 1966 dünya şampiyonluğundan önemli olduğunu, Alex Ferguson efsanesini, Matt Busby'nin bebeklerini inceleyeceğiz.

Velhasıl iş çok. Her beraber okuyup hep beraber tartışacağımız, hem kendimizin hem başkalarının biraz olsun öğrenebilmesine katkı sağlayabileceğimiz bir çatı olacak Cantona Kolektifi. Bir zaman sonra söyleşiler düzenleyecek belki. Tanıl Bora, İbrahim Altınsay, Ali Ece, Bağış Erten, Cem Dizdar ve daha başka güzel insanlar futbolu, hayatı, siyaseti anlatacak bize. Şimdi yola çıkıyoruz ve bizimle birlikte yolculuk etmek isteyen herkese kapımızın her daim açık olduğunu ilan ediyoruz.

11 Ocak 2011 Salı

Cantona Kolektifi Yola Çıkıyor


Cantona Kolektifi, futbolla ilgilenip mevcut futbol ortamından yola çıkarak, futbolun diliyle dünya düzeninden memnuniyetsizliğini dile getiren gönüllülerin bir araya gelmesiyle oluşmuş bir birlikteliktir.

Cantona Kolektifi’nin amacı;
Cantona’nın sembolik çatısı altında, sanat ve kültürün 21. yüzyıl kapitalist tüketim çılgınlığına kurban edilmeden herkesin ulaşabileceği şekilde yeniden üretilmesidir.
İngilizce, Fransızca ya da herhangi bir yabancı dil bilmeyen insanların bilgiye ulaşma hakkı olduğunu savunmak, kâr elde edilemeyeceği için çeviri yapmaya ve kitap basmaya yanaşmayan mevcut düzene inat insanların okuyabilmelerine aracı olmaktır.

Önceliğimiz futbol ikliminin değişmesine kendimizce katkıda bulunmak olacaktır. İnsanların renk kavgalarına tutuştuğu, oyunun bir sektör, oyuncuların birer gladyatör, statların birer arena, taraftarların ise sadece birer müşteri gibi algılandığı futbol dünyasında; eşitlikçi, adil, herkes için bir oyun yaratma çabasıdır Cantona Kolektifi.

Irkçılığın, ayrımcılığın, şiddetin yeşil sahaları da esir almaya başlamasının karşısında; futbolun insanları birleştirici, tüm ayrımları anlamsızlaştırıcı etkisini bu ülkeye de yansıtmak niyetindeyiz.

Yani futbolun bir ideoloji gibi algılandığı bir gezegende, halen bazılarının “Burası Türkiye yok öyle!” bağnazlığına karşı dünyaya hâlihazırda fazlasıyla eklemlenmiş futbol kültürümüzü(!) geliştirmek, okuyarak öğrenmek, bir arada durup dayanışmayla var olmak ve mevcut futbol ortamını değiştirebilmektir hedefimiz.

İnsanları ırk, dil, din, cinsiyet ayrımlarına göre değerlendirmeyen, futbolun afyon olarak kullanılmasının karşısında olan, başka bir futbol mümkün diyen herkesi bizimle birlikte bu çabanın bir parçası olmaya çağırıyoruz. Havaya bir avuç tohum savuruyoruz, bir gün rüzgârın bizden yana eseceğini ve o tohumların topraktan meyve vereceğini biliyoruz.

Ne de olsa Cantona üstadın söylediği gibi: “Martılar balıkçı teknesini kendilerine sardalya atılacağını zannettikleri için izlerler!